22 Aralık 2012 Cumartesi


BEŞİKTAŞ’IN İLK DEVRE PERFORMANSI
Öncelikle futbol eleştirmeni olmadığı belirtmek isterim. Ancak iyi bir futbol izleyicisiyim ve Beşiktaş sevdalısıyım. Bu sebeple Beşiktaş hakkında her zaman düşünür, fikir yürütür ve daha iyi yerlere gelmesini isterim. Bu sezonun başındaki transferleri, gelenleri ve gidenleri gördüğümde, rakiplerin transferlerine baktığımda bu sezon Beşiktaş’ın ilk 5’e girmesinin bir başarı olacağını düşünmüştüm.  Arka arkaya kaybedilen 3 maçtan (Gaziantep, Sivas ve Fenerbahçe) sonra ise bu tarz futbol ile ilk 5’in bile hayal olacağını düşünüyordum. Daha sonra çıkışa geçen Beşiktaş bir çoğumuzun tahmin edemeyeceği bir futbol oynamaya başladı. Ancak halen sezon başındaki düşüncemi koruyorum ve sezon sonunda Beşiktaş’ın ligi ilk 5 içinde bitireceğini düşünüyorum. Peki neden böyle düşünüyorum?
Öncelikle ilk devrenin tüm maçlarının tamamlanması sonucunda oluşacak tabloyu tahmin etmeye çalışalım. Galatasaray’ın ilk devreyi lider yada ikinci bitireceği kesinleşti. Antalyaspor kalan iki maçını kazanırsa 33 puanla ligin zirvesinde olacaktır. Fenerbahçe son maçını kazandığı takdirde ki kazanacaktır 30 puana ulaşacaktır. İlk 4 bu takımlardan oluşacak ve tüm maçlar bittiğinde Beşiktaş büyük ihtimalle 4.olacaktır.
Beşitaş’ın son 10 yıllık istatistikliklerde ilk devrelerde ortalama topladığı puan 32’dir. Bu sene ise 30 puanda kalmıştır. Yani aslında puan olarak son 10 yıl ortalamasının altındadır. Buna karşılık attığı gol ortalaması 28, yediği gol ortalaması 17’dir. Bu sene ise 38 gol atıp 25 gol yemiştir. Bu anlamda ortalamaların üzerindedir. Bence bu sene Beşiktaş’ın bizleri şaşırtan tarafı bu kadar kolay ve çok gol atması ama aynı zamanda da bu kadar kolay ve çok gol yemesidir ki bunları da analiz edeceğiz.
Eğer Beşiktaş ilk devredeki Galatasaray, Trabzon, Eskişehir ve Bursa maçlarını beraberlik yerine galibiyetle tamamlasaydı ki bana göre hepsinde kazanmayı hak etmişti, o zaman ilk devreyi 38 puanla lider olarak tamamlar ve o zaman bence şampiyonluğun ilk ve en güçlü adayı olurdu. İşte bu dört maçta kaybedilen 8 puan bence ilk devredeki en büyük problem olmuştur. Şampiyon olamaz ise işte bu dört maç yüzünden olamayacaktır.
Bu sene takıma baktığımızda tabi birçok problemin olduğu görülmektedir. Takım sol beksiz oynamaktadır. İsmail’in sakatlığı sebebiyle, normal şartlarda ilk 11 oynaması çok zor olan Uğur Boral yokluktan dolayı sol bek oynamaktadır. İsmail’in olduğu bir takımda ilerde solda Olcay oynayacağı için Uğur ne yazık ki ancak ilk 18’de oynayabilecektir. Uğur’un da sol bek olmadığı açık ve seçik gözükmekte, Beşiktaş o kanattan sürekli atak ve gol yemektedir. Umuyorumki yönetim devre arasında transfer döneminde ilk önceliği sol beke verecektir. Sağ bekte de Hilbert’in alternatifi yoktur. Hilbert bence bu sezonun gizli kahramanıdır ama yerine alternatif olacak bir oyuncu ihtiyacı vardır. Yönetimin bunuda düşünmesi gereklidir. Defansın ortasında kağıt üzerinde stoper problemi yoktur. Ersan, Sivok, Toraman ve Escude kağıt üzerinde çok iyi gözükmektedir. Ancak iş sahada oynamaya gelince defans ortasında arkaya atılan toplarda veya yan ortalarda stoperlerin geç kalması sebebiyle Beşiktaş bir çok gol yemiştir. Dolayısıyla Samet hoca defans ortasındaki oyuncularının form durumlarını mutlaka artırmak zorundadır. Beşiktaş ilk devre 2-0 , 3-0 gibi net skorlara ulaşmış ama bunu koruyamamış ve beraberlikler alarak puanlar kaybetmiştir. Kolay gol yemesinin temel sebebi budur.
Orta sahasında sezon başında Fernandez dışında top yapacak oyuncu kalmadığı eleştirisi çok yapılmıştır. Veli ve Necip defans ağırlıklı, rakibi bozan oyun yapısına sahip oyuncular olduklarından, topu alıp insiyatif kullanıp dikine ilerleyen ve forvetlere pozisyon yaratan oyuncular olarak görülmemekteydiler. Oğuzhan ve Olcay’ın nasıl birer performans gösterecekleri ise meçhuldü. Almeida geçen sezonlarda bir türlü gerçek yüzünü gösterememiş, Queresma takım dışı kalmış, Simao ve Ernst ayrılmış, Holosko ve Mustafa Pektemek inişli çıkışlı yıllar geçirmiş, Mustafa Pektemek sakatlanınca her gittiği takımda problem olan ve çıkartan Batuhan alınmıştı. Holosko gidiyor kalıyor derken son dakikada takımda kalıp kampa bile geç katılmıştı. Takımda bir gençleşme görülmekte ama tecrübe eksikliğide ilk bakışta kendini gösteriyordu. Samet hoca’da böyle bir takımda ilk yapılacak şey olan “çok koşan çok mücadele eden bir takım yaratacağız” mesajını vermeye başlamıştı. Genç ve tecrübesiz takımların yapacağı ilk şey koşmak ve mücadele etmektir.
Gerçektende Beşiktaş çok koşan çok mücadele eden, gol atmak için hızlı oynayan, üçgenler ile paslaşarak topu rakip sahaya taşıyan ve kaliteli birkaç oyuncusu ile kolay gol pozisyonuna giren ve kolay gol atan ama defans yapmaya gelince geriye gelemeyen, yardımlaşamayan, adamını kaçıran, orta sahada presi düşüren, defans arkasına atılan toplarda problem yaşayan, sol kanattan atak yiyen, stoperleri hemen her maçta hata yapan bir takım hüviyetine büründü. Yediğinizden fazlasını attığınız müddetçe kazanırsınız ama ya bir gün atamazsanız….İşte o gün gol de yemememiz gerekmektedir.
İlk devrenin tartışılmaz en iyi oyuncusu Fernandez’di , oynamadığı maçlarda eksikliği kesinlikle hissedildi. Oğuzhan parlayan yeni yetenekdi. Fernandez ile beraber çok daha yaratıcı ve göze hoş gelen bir futbol oynadı. Fernandez’in olmadığı maçlarda üzerine düşen yükün ağırlığı altında ezilse de yeteneklerini gösterecek fırsatlar buldu. Oğuzhan gelecek 10 yılın starı olmaya aday. Umarım fizik gücünü geliştirir, mücadele etmeyi öğrenir. Müthiş yeteneği ve top tekniği yanına mücadeleyi de ekleyebilirse önümüzdeki yıllarda kendinden çok söz ettirir. Almeida gol atmayı kafa ile de olsa hatırladı ama karşı karşıya kaldığı topları gol yapamaması eleştiri topladı. Bence bu sene Almeida’nın takıma diğer katkısı da ilerde yaptığı hücum pres oldu. Holosko her ne kadar Beşiktaş’daki en iyi sezonunu yaşasa da, içerdeki maçlarda 8 gol atsa da halen sakarlığından kurtulamadı ama ilk devre Beşiktaş’a gerçekten faydalı işler yaptı. Olcay’ın ne kadar iyi futbolcu olduğu konusunda kararsızım. Bazı maçlarda inanılmaz işler yaparken bazı maçlarda sahada gözükmedi. Konsantrasyon problemi olabilir ama kumaşının iyi olduğu belli. Çok çalışması, gol vuruşlarını düzeltmesi ve mücadelesini artırması lazım. Attığından çok daha fazlasını da kaçırmıştır.
Bu sene Beşiktaş’ın golcü kimliğinin öne çıkmasında işte bu oyuncuların Fernandez, Oğuzhan, Olcay, Holosko ve Almeida’nın ciddi payları vardır. Fernandez ve Oğuzhan oyunu dikine oynayabilen, rakip oyuncuyu çalım ile azaltan, araya top atan, görerek orta yapan yaratıcı oyuncular olarak göze çarpmışlardır. Almeida hava hakimiyeti ile, Holosko sürati ve arkaya yaptığı koşular ile goller atmışlardır. Olcay ise hem kanat oyuncusu olarak top taşımış hemde Almeida’nın boşalttığı yerlere girip goller atmıştır. Fernandez , Oğuzhan, Olcay üçlüsünün paslaşmaları kurdukları üçgenler , kısa paslar ile Almeida güzel goller atmıştır.
Necip bu sene geçen yıllara göre üzerine daha çok koyarak geliyor. Özellikle Fernandez ve Oğuzhan’ın oynadığı maçlarda Necip daha rahat oynuyor. Mücadele gücü yüksek ama yaratıcılık tarafı ve golcülüğü zayıf, o taraflarda daha çok çalışması gerekiyor. Veli takım tam ise ilk 11’de oynayamayacak ama ilk 18’de olup fırsat bulduğunda tüm gücü ile savaşması gereken bir oyucu. Hilbert’in ilk devrenin gizli kahramanı olduğunu daha önce yazmıştım. Hem defansta hem ofansta kendini aşan bir devre geçirdi. Biraz daha iyi ve adrese teslim orta yapsa ne iyi olur diye düşünüyorum ama o durumda da zaten İspanya veya İtalya’da rahatlıkla oynar. Toraman’ında fedakarlıkla hoca nerede oynatırsa oynatsın elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığı görülüyor. Sivok ve Ersan beraber oynadıklarında hata da yapsalar, Sivok’un duran toplarda faydalı işler yaptığını da ve goller attığını da unutmamak gerek. En sonda da gelelim kalecilere. McGregor son birkaç maçta formda gözükse de bence beklenenin altında bir performans gösterdi. Cenk ise zaten tüm devre boyunca beklenenin altında performansdaydı. Geçen senede hatırlarsanız bir çok maçta kaleyi 40 yaşındaki Rüştü korumuştu. Dolayısıyla Cenk’in ilk 11 oynaması bence zor, buna karşılık McGregor kalitesinde bir kalecide daha iyi performans göstermeli ve en azından takımı birkaç maçta kurtarmalıydı diye düşünüyorum.
Yönetim devre arasında ne yapmalı? Mümkünse önce bir sol bek, golcü bir forvet, sağ bek ve orta sahaya yaratıcı bir oyuncu almalıdır. Eğer bu 4 bölgeye takviye yapılamıyor ise bence öncelik sol bek ve sağ bek mevkilerine verilmelidir. Defansın takviyesi bence birinci öncelikli konudur.
Beşiktaşın ikinci devre şampiyon olabilmesi için yapması gerekenler:
1)      Tüm derbileri kazanmalıdır (sadece Fenerbahçe ile içerde oynayacaktır)
2)      Defansını toparlamalı ve daha az gol yemelidir
3)      Ara transferde en azından sol ve sağ bek pozisyonlarına takviye yapmalıdır
Ligin ilk devresinde başta Samet hoca’ya yardımcı antrenörlere, tüm futbolculara ve takımın çalışanlarına, yönetime teşekkür ediyor, ligin ikinci devresinde başarılar diliyorum.