28 Eylül 2013 Cumartesi

MOSKOVA

10 senelik bir aradan sonra yolum tekrar Moskova’ya düştü. 10 sene önce soğuk bir Aralık ayında Moskova’da karlı, buzlu soğuk birkaç gün geçirmiştim. Hava sıcaklığı -10 C mertebelerinde seyrettiğinden metro istasyonlarında, dükkanlarda, kafelerde gezmeyi soğuk sokaklara tercih etmiştim. 1980 Moskova Olimpiyatları için yapılmış olan ve tahminimce 2.000 civarı odası olan, mobilyaları 60’lardan kalma gibi görünen, yemekleri kötü, tuvalet kağıtları zımpara gibi olan Cosmos otelinde kalmıştım. Komünizmden yeni ayrılmış ne olduğunu anlamaya çalışan bir insanlar topluluğunu görmüştüm. Bir çok da şikayet eden eski Komünist düzen daha iyi diyenler vardı.
Bu sefer ise İstanbulda 25 C sıcaklığı bırakıp 5 C de olan Moskova’ya Eylül ayının son günlerinde gittim. Oteller artmış, lüks arabalar çoğalmış, lüks mağazalar alışveriş merkezleri çoğalmış durmuş.Fiyatlar ise tam anlamıyla uçmuş, otel fiyatları, yemek fiyatları, kira ve gayrımenkul fiyatları tavan yapmış durumda. Bu sefer Holiday Inn’in Moskova’daki otellerinden birinde gayet geniş bir odada, sabahları zengin bir kahvaltı eşliğinde kaldım. Tek problem tekstil fuarı sebebiyle tüm odaları dolu olan otelde asansörlerden birinin bozuk olması sebebiyle uzun süre asansör beklememdi. Aşağı düğmesine basınca hiçbir zaman boş gelmediği bir türlü binemediğim asansör problemini keskin bir Türk zekası ile yukarı düğmesine basarak asansör boşken binip önce yukarı çıkarak sonra aşağı inerek çözdüm, ertesi gün baktım kopyacı Çinli fuar katılımcılarıda aşağı inerken benim gibi önce yukarıya çıkıp asansörü boşken yakalıyorlardı. Nede olsa Çinliler işte, her şeyi kopya etmeye bayılıyorlar.
Rusya Federasyonunun başkenti Moskova’nın nüfusu aynı İstanbul gibi resmi olarak 12,5 milyon olup, gerçekte yine İstanbul gibi yaklaşık 15 milyon olarak tahmin ediliyor. Moskova nehrinin içinden geçtiği bu şehir Dünya'nın en yoğun işleyen, mimarisi ve istasyonları ile ünlü  Metro sistemine sahiptir. 1931’de başlayan Metro inşaatı halen devam etmekte olup yeni hatlar eklenmektedir. 182 istasyonda günde yaklaşık 10 milyon insan taşınmaktadır. Toplam 12 hattı bulunan Metro’da hatların farklı isim ve renkleri olduğundan kullanım çok kolay olup Moskova’ya gelen turistler sanat eseri olan istasyonları mutlaka ziyaret etmektedirler. Bugüne kadar 1980 Yaz Olimpiyatları, 2009 Eurovision Şarkı Yarışması gibi Uluslar arası organizasyonlara ev sahipliği yapmıştır. Bir çok istatistiğe göre yaşamak için dünyanın en pahalı şehridir.
Moskova’da hava durumu kara iklimi şartlarına bağlı olup kışlar soğuk, yağışlı, kuru (nemsiz), uzun, karlı ve buzlu geçmektedir. Ocak-Şubat aylarında -10C oldukça normal sıcaklıklar olup -20C mertebelerde bazen görülmektedir. Hava kuru olduğu için benim gibi İstanbul’un nemli ortamına alışkın insanlarda cilt kuruluğu görülme riski olduğundan yanınızda nemlendirici kremler taşımanızda büyük fayda vardır. Yazın ortalama 18C – 20C mertebelerine kadar çıkan hava sıcaklığı eğer gelen sıcak hava dalgası ile 25C mertebelerine gelmiş ise Moskovalıları şehrin her yerine dağılmış bulunan son derece bakımlı bol ağaçlı ve yeşil parklarda sere serpe yayılmış görebilirsiniz.
Ülkenin en önemli kültür merkezlerinden olan Moskova’da birçok Üniversite, Lise, Teknik Okul bulunmaktadır. Moskova Devlet Üniversitesi, Moskova Teknik Üniversitesi gibi son derece prestijli okullar Moskova’dadır.
Şehrin içinden geçen Moskova nehri oldukça büyük bir nehir olup üzerinde nehir taşımacılığı ve turistik turlar yapılmaktadır. Nehir Volga nehrine de bağlanmıştır. Üzerinde birçok köprü vardır. Bu köprülerin büyük kısmı taşıtlara ayrılmış olmasına rağmen sadece yayaların kullanabildiği köprüler de vardır. Moskovalılar hiç trafiğe girmeden bu yaya köprüleri ve yaya yolları sayesinde yürüyerek şehirde uzun mesafeler alabildiklerini söylemektedirler.
Moskova’nın İstanbul gibi bence en büyük problemi trafik. İstanbul’a göre çok daha iyi planlanmış yol ve otobanları olmasına rağmen araç sayısının ve insan sayısının çokluğu sebebiyle ciddi bir trafik problemi ile boğuşuluyor. Oysaki caddeler oldukça geniş, 4 şerit, 5 şerit yollar birçok yerde var. Planlama da oldukça iyi, Moskova şehrinin merkezini Kremlin olarak alırsak kenti çepe çevre dönen 3 otoban var. Bunlar iç, orta ve dış otobanlar. Dış otobanın çevresi 100 km civarında, bu otobanları bir birine bağlayan birçok diyagonal yol var. Bu diyagonal caddeler sayesinde bir çevre yolundan diğerine geçmek mümkün. Trafiğin ne durumda olduğunu gösteren internet bazlı siteler olmadan araba kullanmak akıl karı değil. 25 km’lik ofis havaalanı yolunu 2 saat sürede aldığımı söylersem herhalde anlaşılır olurum diye düşünüyorum. Bu arada Moskova’da 4 Uluslar arası ve 2 Domestik havaalanı olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Türk Hava Yolları şehrin güneyindeki Vnukova havaalanına uçmaktadır. Güzel ve rahat bir havaalanı olduğunu söyleyebilirim. Eğer Business Lounge’a girerseniz direkt olarak Lounge içindeki pasaport kontrolünden geçip rahatça uçağınıza binebiliyorsunuz, güzel bir imkan olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Moskova’da nereler görülmeli diye sorarsak şöyle birkaç önemli yeri sizlerle paylaşmak isterim:
Tabi en başta Kızıl Meydan, Kremlin,Katedral Meydanı, Büyük Kremlin Sarayı, Çar Topu, Çar Çanı, Aziz Vasili (Blajenni) Katedrali, Lenin’in Mozolesi, Bolşoy Tiyatrosu, sonrasında Tarih Müzesi, Puşkin Müzesi, Moskova Metrosu İstasyonlarını , Arbat sokağını sayabilirim.
Tüm bunların dışında benim için, bizim için çok önemli bir başka yerde Nazım Hikmet’in yattığı Ünlü Novodevici Mezarlığıdır. 10 sene önceki Moskova ziyaretimde gittiğim bu mezarlıkta o zaman Raisa Gorbaçov yeni vefat etmişti ve mezarı yeni yapılmıştı. Mezarlıkta bir çok Rus politikacı, asker, bilim adamı yatmaktadır. Mezar taşı siyah bir granitten olup meşhur şiirlerinden biri olan rüzgâra karşı yürüyen adam figürü taş üzerinde ebedileştirilmiştir.
Moskova’ya gelip de Rus mutfağını ve Votka’yı tatmadan gitmek olmaz diye düşünerek değişik yerel lokantaları da deneme fırsatı buldum. Yemekten önce masaya siyah, bol tahıllı, beyaz ekmek çeşitlerinin getirilmesi biz Türkler için oldukça iyi oluyor. Rus mutfağında kırmızı et, beyaz et, balık hepsi kullanılıyor. Bu etler hem sıcak olarak yemeklerde, yanında ağırlıklı olarak patates ve mantar ile beraber pişirilirken, aynı zamanda füme olarak da meze şeklinde masalarda yerini alıyor. Etli ve sebzeli hazırlanan Borç çorbası, içine mayonezli bir krema karıştırılarak çok fazla tüketiliyor. Börek, mantı, içi etli veya sebzeli çörek gibi bize tanıdık gelen yemeklerle Rus mutfağı rahat yenen biz Türklerin yabancılık çekmeyeceği bir mutfak. Yemekle birlikte votka içmek adet haline gelmiş. Rusya’da bir çok bilinen votka markası var, hangisi en iyisi diye sorarsanız her kafadan ayrı ses çıkıyor. Bu yüzden ben hepsi güzel diyorum.

Range Rover, Mercedes, BMW, Audi, Lexus, Hummer gibi lüks arabaların hem de modifiye modellerinin sokakları doldurduğu Moskova’da çok kazanan ve çok harcayan bir kesim olduğu anlaşılıyor. Ne yazık ki bunun yanında az kazanan ve bu pahalı şehirde yaşam savaşı veren milyonlar da var.

İnsanın hayatında en az bir kez gitmesi gereken şehirler arasında saydığım Moskova hakkında size kısace bazı bilgiler aktarmaya çalıştım. Henüz görmemiş olanlar için faydalı olacağını, görmüş olanlar içinde küçük bir hafıza tazeleme olacağını düşündüğüm bu yazımı burada noktalıyorum ve sizlere güzel bir hafta sonu diliyorum.