29 Aralık 2013 Pazar

BEŞİKTAŞ 2013 - 2014 SEZONU İLK YARI PERFORMANSI

Beşiktaş’ın yazımın en sonunda detaylarıyla birlikte incelemiş olacağımız 2013-2014 sezonu ilk devre performansının çok kısa özetini şu şekilde ifade edebilirim : “Hayal Kırıklığı” Evet, hem de büyük bir hayal kırıklığı, neden mi? Gelin hep beraber önce istatistiksel olarak geçen sezon beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz Samet Aybaba dönemi ile karşılaştıralım.

Geçen sezon yani Samet Aybaba döneminde Beşiktaş daha çok puan toplamış. Hayal kırıklığının en temel göstergesi de bu zaten.
Geçen sezon Beşiktaş daha fazla gol atmış. Demek ki forvetler ve orta saha hatta bekler geçen seneki kadar verimli olamamış.
Bu sezon Beşiktaş daha az gol yemiş. Bu olumlu bir gösterge ki kaleye ve defansa yapılan bu kadar transfer sonrasında daha az gol yemiş olması son derece normaldir.
Bu sezon Beşiktaş daha fazla yenilmiş. Daha az gol yemiş olmasına rağmen daha fazla yenilgi almış olması, takımın direncinin düşük olduğunu, geriden gelip durumu düzeltecek patlama kabiliyetinin veya enerjisinin veya motivasyonun eksik olduğunun göstergesidir.

Bu istatistikler bana açık seçik hayal kırıklığını gösteriyor. Sezon başında arka arkaya yapılan oyuncu transferleri, kiralanan oyuncular. Bir sezon önceden beri çalışılmak istendiği söylenen Slaven Biliç ile sözleşme yapılması, yüksek beklentiler, Şampiyonluk sezon başından beri Beşiktaş’ın gündemini oluşturmaktaydı. Futbol takımındaki hemen her yere alınan ve kiralanan yeni oyuncular ile Beşiktaş’ın yıllardır diğer iki büyük Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı kanayan yarası, dar kadro problemini de sonunda çözdüğü herkes tarafından söylenmekteydi.

Şimdi gelelim bu durumu yaratan sebeplere:

Maçların oynanacağı stadyum sorunu: Tabiî ki İnönü Stadyumu neden yıkıldı demiyoruz, ancak Stadyum konusu iyi yönetilemeyen bir probleme dönüştü. Sezon öncesi bazı maçların Olimpiyat bazı maçların Kasımpaşa Stadyumunda oynanacağı açıklanmıştı. Olimpiyat Stadyumu bir türlü sevilmedi ki haklı sebepler olduğunu düşünüyorum ancak bu kadar negatif yaklaşımların takım üzerinde etkileri düşünülmeliydi. Aynı şekilde şimdi Kasımpaşa stadı hakkında yine negatif önyargılar gündemde ve ikinci devre takımın maçlarını nerede oynayacağı belli değil şeklinde demeçlerin takıma ne denli etkisi olduğu dikkate alınmalıdır. Belirsizlik en önemli tehlikelerden biridir, takımın motivasyonu negatif etkilenmektedir.

Kriz yönetiminin yapılamaması: Genç oyuncuların ağırlıkta olduğu takımda özellikle Galatasaray maçının ardından başlayan travma ve kriz iyi yönetilemedi. Burada sorumluluk başta Başkan, Yönetim, Futbol Şubesi, Önder Özen ve Slaven Biliç’tedir. Lige fırtına gibi giren takım bir maçta yaşadığı travmadan iyi bir kriz yönetimi ile çıkabilirdi. İbrahim-Sezer kavgası ile ortaya çıkan kriz de bana göre yanlış yönetildi. Şu ana kadar bu konudaki kesin kararın ne olduğu belli olmalıydı. İki oyuncu takımdan gönderilebilirdi veya affedilebilirlerdi. Ancak halen ne olacağının belli olmaması bence yanlıştır. Aynı şekilde Fernandes konusu da iyi yönetilemeyen bir konudur. Eğer gönderilecekse bir an önce karar verilmelidir.

Transfer politikası: Beşiktaş’ın transfer politikası doğru transfer/yanlış transfer ekseninde gidip gelen bir politika olarak gözükmektedir. Geçen seneden sırtında bir Dentinho kamburu ve büyük umutlarla alınan Gökhan Süzen transferleri sonrasında en azından kalede çok ama çok iyi bir performans gösteren Tolga Zengin transferi büyük başarıdır. Aynı şekilde bana 100.yıl şampiyonluk kadrosunda ön libero oynayan Guinti’yi hatırlatan bir oyun tarzıyla oynayan Atiba Hutchinson çok iyi bir transfer diye düşünüyorum. Yurtdışında bir türlü patlama yapamamış Gökhan Töre’de ilk devre iyi bir performans gösterdi, ancak kendisinin kiralık olması ve bonservisinin oldukça pahalı olması gelecek de onun takımdan ayrılmasına sebep olabilir. Biraz da Hilbert’in memleketine dönmesi sebebiyle alınan Serdar Kurtuluş’un iyi bir ilk devre çıkardığını düşünmüyorum. Yok denecek kadar az hücum gücüyle, kritik hatalarıyla çok başarılı olmadığını düşünüyorum. Fernandes ve Oğuzhan’ın olmadığı zamanlarda orta sahada pas dağıtımını yapabilecek yetenekte olan Sezer’in sorumsuzca kavgası sonucu hiç oynamamış olması, Eneramo ve Ömer’in de yeterince iyi olmamaları işte bu transfer politikasındaki oynaklığın göstergesidir. Son dakikada İsmail, Uğur ve Gökhan gibi üç oyuncunun olduğu sol bek mevkiine kiralık olarak alınan Ramon Motta hırsı, çabukluğu, hücum yetenekleri ile beğeni, toplamış ancak sinirli ve amatör sert oyunu ile çok ceza almış ve ilk günlerdeki kredisinin bir kısmını kaybetmiştir. Oyuncuların performansları: Ligin ilk devresinde bana göre başarılı oyuncuların başında tartışmasız Tolga Zengin var. Kendisi insanlığı, arkadaşlığı, profesyonelliği ile de gönüllerde taht kurmuştur. Başarılı oyuncular arasında Atiba, Almeida, Olcay, Gökhan, Sivok ve Veli sayılabilir. Necip yine pek fazla ilerleme gösteremedi, Mustafa Pektemek sanki futbolu unutmuş gibi, Holosko sakatlık sebebiyle neredeyse ilk devre hiç oynamadı. Fernandes en kötü sezonunu oynadı. Hemen hiç faydalı olmadı. Defansın göbeğinde Sivok’un partneri olan Ersan ve Escude’de inişli çıkışlı bir sezon geçirdiler. Oğuzhan’a ayrı bir parantez açmak gerekir diye düşünüyorum. Bu kadar yetenekli bir oyuncunun kendine daha iyi bakması, daha güçlenmesi, daha mücadeleci olması ve daha iyi çalışması gerekiyor. Oynadığı maçlarda çok yaratıcı olabilen, gol yüzdesi de yüksek olan Oğuzhan’ın problemi istikrar ve devamlılık. Yıldız futbolcu olmanın yolu buradan geçer. Fenerbahçeli Alex’in senede kaç maç kaçırdığını hatırlatmak isterim. Hakem kararları: Ne yazık ki sadece bu sezon değil son yıllarda hakemlerin yanlış kararlarında hedef tahtasında hep Beşiktaş var. Yanlık, aleyhte hakem kararları ligi olsa Beşiktaş açık ara lider olurdu. Aleyhte yanlış hakem kararlarının genç bir takım üzerinde nasıl bir harabiyet yaratacağını artık siz düşünün. Galatasaray maçında Fırat Aydınus, Fenerbahçe maçında Cüneyt Çakır, Kasımpaşa maçında Barış Şimşek ilk anda aklıma gelen büyük hakem hataları yapılmış maçlar, bunların dışında da hemen her maçta aleyhinde yanlış kararlar var Beşiktaş’ın. Lehinde yanlış karar yok mu diyeceksiniz, var ama çok az. Bunların en önemlisi deplasmanda Kayseri maçında Olcay’ın ofsayttan attığı gol olarak akıllarda kaldı. Peki Beşiktaş ikinci devreye hazırlanırken ne yapmalı? Takımın moral motivasyonu için teknik direktör, sportif direktör, yönetim kurulu ve başkan takımla daha çok beraber olmalı, genç oyunculara daha fazla destek olmalı, kısaca amiyane tabirle takımla yatıp kalkmalı. İlk devreden kalan İbrahim-Sezer kavgası, Fernandes’in durumu, Almeida’nın sözleşmesi ve Brzeilya dizisi olma yolunda ilerleyen Ronaldinho konusu gibi biriken tortuları temizlemeli. Transfer de önceliği sağ bek, stoper, yaratıcı orta saha ve golcü forvet mevkilerine vermeli. Yeni Stadyum ile ilgili daha fazla pazarlama yapmalı, seyirciyi ikinci devre maçlara getirmek için aktiviteler yapmalı. Ligin ikinci devresinde Beşiktaş’a ve diğer tüm takımlara, Türk futbol camiasına sağlıklı ve başarılı günler diliyorum. İyi hafta sonları.