1 Mayıs 2012 Salı

AYAKKABI BOYACILARI

Ne kadar zamandır ayakkabılarınızı sokaktaki boyacılara boyatmadınız? Veya hiç bugüne kadar sokakta ayakkabılarınızı boyattınız mı? Bu soruda ne dediğinizi duyar gibiyim. Bu konuda yazmak nereden aklıma geldi diye sorarsanız, öncelikle hafta sonları özellikle bahar ve yaz aylarında Bağdat Caddesinde vakit geçirmeyi sevdiğimi belirtmek isterim. Hayatım boyunca Kadıköy’de yaşadığım için Bağdat Caddesi benim için yıllardır vakit geçirmek, dolaşmak, yemek, alışveriş yapmak gibi aktivitelerde bir numaralı yer olmuştur. Hafta sonları caddede dolaşırken Caddebostan ile Göztepe arasında yolun sağ tarafında hemen hep aynı yerde ayakkabı boya sandığı ile oturan yaşlı boyacı uzun zamandır dikkatimi çekiyordu. Boyacı önünde büyük bir sandık ve üzerinde küçük bakır kapaklı boya kutularının arkasında küçük taburesinde oturmuş müşteri bekliyordu. Eğer müşterisi ayakkabılarını çıkartarak boyatmak isterse diye bir çift plastik terliği de hazır etmişti. Güzel sandık üzerindeki motiflerle oldukça hoş bir şekilde boyacının önünde yerde duruyordu. Yaşlı boyacının hayat hikâyesini bilmiyorum ama kendi hayal gücümü zorlayarak kendisinin kıt kanaat geçinen, bir veya iki göz gecekonduda kira ödeyen, çocuklarını ki iki veya üç çocuk olabilir, okutmaya çalışan, belki kendi sağlığı belki ev ahalisinde sağlıkları bozuk olan fertler olan, doktor, ilaç konularında sıkıntılar yaşayan yani kısaca hayat mücadelesi içinde yuvarlanıp gitmeye çalışan ve bunları önündeki boyacı sandığı ile insanların ayakkabılarını boyayarak gerçekleştirmeye çalışan biri olarak hayal ettim ve ayakkabılarımı boyatarak ona yardımcı olmak istedim.

Fakat ayağımda spor ayakkabılarım olduğu için boyatma imkânım olmadığını fark edince bir an durup etraftan yürüyüp geçen insanların ayakkabılarına bakmaya başladım. Ne enteresandır ki etrafta hafta sonu yürüyen insanların hemen hepsi ya spor ayakkabı giymişler ya da boyatma ihtiyacı olmayan malzemelerden imal edilen ayakkabıları kullanıyorlar, ve bu yüzdende yaşlı boyacının ne yazık ki hiç müşterisi yoktu. Düşündüğümde gerçekten de artık ayakkabıların değiştiğini, bununla beraber insanlarında değiştiğini fark ettim. Artık aklımıza ayakkabılarımızı sokakta boyamak pek gelmiyor sanıyorum, belki turistik bölgelerde  Sultanahmet, Sirkeci, Çemberlitaş gibi semtlerde turistler sokakta ayakkabı boyatmayı otantik buldukları için veya otellerde yine turistler ayakkabılarını boyatıyorlar olabilir ama tüm Türkiye’de bu şekilde hayatını kazanmaya çalışan büyük küçük o kadar çok boyacı var ki. Evet, sadece büyükler değil, okula gidememiş çocuklar bu şekilde aile bütçelerine katkı yapmaya çalışıyorlar veya okula giden ve okul dışındaki vakitlerinde ayakkabı boyayarak ailesine destek olmaya çalışan yüzlerce binlerce çocuk olduğu pek aklımıza gelmiyor sanıyorum. Bu çocuklar, babaları onlara boyacı sandıklarını getirdikleri zaman kim bilir ne duygularla sandığı alıyorlar. Belki bir kısmı kaderine küsüp, okuyup iyi bir meslek sahibi olup ailesine vatanına iyi bir evlat olma hayallerini en derinlere gömüp, ailesine birkaç kuruş kazandırmak için sokaklara düşerken lanetler okuyacak, bir kısmı da belki en azından bu şekilde para kazanacağı ve ailesine yardım edeceği için mutlu bir şekilde sokaklarda dolaşıp kendine müşteri arayacaktır.

Ayakkabı boyacılarını unutmayalım, onlar hayatımızın birer parçası, onların yurdumuzun dört bir köşesinde hep gördük ve görmeye devam edeceğiz. Fırsat bulduğumuzda ayakkabılarımızı sokakta boyatalım. İnanın mutlu olacaksınız ve kendinizi iyi hissedeceksiniz.

Herkese mutlu, başarılı, sağlıklı bir hafta dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder