22 Nisan 2012 Pazar

MUTLULUK

Sokaklarda ellerinde arabaları ve büyük torbaları ile çöp konteynerlerinden çöp toplayanlar sizin de dikkatinizi çekiyor mu? Mutluluk başlıklı bir yazıda çöp toplayanların ne işi var diye soranlara tavsiyem yazının sonuna kadar beklemeleridir.

Çöp toplayanlar sizinde dikkatinizi çekiyorsa, ağırlıklı olarak erkek olduklarını ki ben bugüne kadar birkaç kez kadınlarında bu arabalar ve büyük torbaları ile çöp konteynerlerini karıştırarak satılabilecek bir şeyler aradıklarına şahit oldum. Genelde gençler yani 12-13 yaş ile 30-35 yaşları arasında insanlar çöpten satılabilecek bir şeylerin peşindeler, bugüne kadar daha yaşlı insanların bu işi yaptığını ben görmedim. Çöp toplayanların enteresan şekilde arabaları birbirinin aynısı. Arabalar demir boruların birbirine kaynaklanarak oluşturduğu şasi üzerinde yine boruların birbirine kaynağı ile oluşturulmuş durumda. İki büyük ve uzun boru hem torbayı destekliyor, hem de arabayı sürerken direksiyon vazifesi görüyor. Arabanın altında da küçük tekerlekler yardımı ile araba yürüyor. Üstünde kalın ve büyük bir torba var ki toplananlar bu torba içerisine atılarak taşınıyor. Torbanın içi boşken biraz buruşuk duran torba içi doldukça şişiyor, daha fazla malzeme alabilsin diye arabanın sahibi torbanın içine girip ayakları ile malzemeleri çiğneyerek yer açıyor, böylece torba daha fazla mal alabiliyor. Bugüne dek birçok kez torbanın içinde tepinen ve yer açan çöp toplayıcıları gördüm. Dolu ve şişkin torba hemen her seferinde çöp toplayıcından da daha büyük ve iri oluyor, bu durumda koca torbanın üzerinde olduğu arabayı daha ufak tefek birinin çektiği komik bir durumda ortaya çıkıyor.

İstanbul’un yine kasvetli, yağmurun yağıp yağmamak arasında gidip geldiği gri renkli bir kış sabahında, herhalde İstanbul’daki şoförlerin çoğunun yaptığı gibi ana yollardaki ağır trafiğin içinde saatlerce beklememek için yan yollardan ofise doğru gitmeye çalışıyordum. Yavaş yavaş bu yan yollarında hepsinin artık keşif edildiğini ve buralarda da artık yoğun bir trafiğin oluştuğunu görmeye başladım. Etrafta yan yolda olmalarına rağmen trafik yüzünden ağır ağır ilerleyen arabalara ve şoförlerine bakmaya başladım. Hemen herkesin yüzünden düşen bin parça. Sabahları araçların radyolarında dinlenen yüzlerce radyonun eğlenceli, şakalı, fıkralı, müzikli, yarışmalı, ödüllü, reklamlı sabah programları bile insanların yüzünde bir gülümsemeye sebep olamıyordu. İnsanlar sessiz, somurtkan, yorgun be bıkkın bir şekilde trafikte ağır ağır ilerliyordu. Havayı az da olsa değiştirenler ise arabaların şoför koltuklarında oturmalarına rağmen ağır akan trafikte bir taraftan araba kullanırken diğer taraftan makyajlarını yapan kadın şoförlerdi. Soğuk ve kasvetli hava, insanı bezdiren trafik, günlük hayatın sıkıntıları, problemleri, insanların tolerans ve tahammüllerin azalmaları ile beslenen bu hava içinde yolun karşı tarafında iki çöp toplayıcı bir taraftan yüzlerinde müthiş güzel bir gülümseme ile arabalarını koşturarak bir birleri ile yarışıyorlar ve kahkahalar atıyorlardı. Konforlu ve güvenli arabalarımızın sıcak koltuklarında oturup somurtan bizlerin yanında,  ceplerinde belki 3-5 liradan fazla parası olmayan, evlerinde belki sadece sabah yedikleri bayat ekmek, tozlu çay ve kurumuş zeytinden başka yiyecekleri olmayan, belki akşam yemek yiyebilmeleri için gün içinde satılabilir bir şeyler bulup satmaları gereken, belki evlerinde bir sürü yaşlı veya çocuk , hayatında doktor yüzü görmemiş hastaları olan bu iki genç, oldukça mutlu bir şekilde gülerek arabalarını yarıştırıyorlardı, hızlanan yavaşça yandaki arkadaşına bakıyor, biraz geride kalan tüm gücüyle koşuyor ve arabasını koşturuyordu. İşte mutluluk bu dedim, elinde avucunda bir şey olmasa da gülebilmek, eğlenebilmek, arkadaşın ile yarışarak keyiflenmek. Bu çöp toplayıcılara mutluluk nedir diye sorsanız o anda kahkahalar içinde yaptıkları yarıştan bahsetmeyeceklerine dair bahse girmeye hazırım ama benim o anda aklıma ilk gelen “işte mutluluk ” oldu.

Hepinize sonsuz mutluluklar ile dolu bir hafta diliyorum, unutmayın mutluluk aslında hep sizin yanınızda, önemli olan onu bulabilmeniz, görebilmeniz ve hissedebilmeniz.        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder