13 Ekim 2012 Cumartesi

HAYATTAN KESİNTİLER SERİSİ – HASTANELER VE DOKTORLAR
Ben çocukken bu kadar çok hastane yoktu, hele özel hastane oldukça azdı. Hastane denince aklıma Çapa, Numune, Cerrahpaşa; özel hastane denince de Alman hastanesi gelirdi. O zaman hastalanınca doktorların muayenehanesine gidilirdi. Genelde soğuk algınlığı , grip gibi rahatsızlıklardan dolayı gidilen muayenehanede doktor muayene eder ve sonra reçeteyi yazardı.İğneden çok korkan ben hep şurup, hap tarzı ilaçlar yazılsın diye dua eder dururdum….
Bebeklik ve çocukluk dönemindeki doktorum rahmetle anıyorum Dr.Asuman Eğriboz’du. Kendisi o dönem Kadıköy yakasında neredeyse tüm çocukların doktoruydu. Az ilaç yazan, doğal gıdalar ile beslenilmesini savunan çok iyi bir doktordu. Hastalandığımızda bazen Altıyol’daki muayenehanesine bazende Bağdat Caddesindeki o çok güzel ve büyük dairesine muayeneye giderdik. Bebekliğimde Annemin söylediğine göre acil durumlarda bizim eve bile gelip muayene etmişliği varmış.
Daha sonraları ise yine rahmetle anıyorum Kadıköyde Dr.Sebuh Eramyan’a ve Selamiçeşme’de Dr.Kutsi Bosut’a çok gitmişimdir. Her ikiside çok iyi doktorlardı.
Artık özel muayenehanelere gitmez olduk, artık hastanelere gidiyoruz. Hem muayene oluyoruz, hem röntgen, tahlil, MR vs tüm tahlil ve tetkikler hızlı bir şekilde yapılıyor. Hem özel hastanelerin sayısı çok arttı hem özel sağlık sigortası sistemi çok ilerledi. Sigorta kartınız ile hızlı bir şekilde tüm işlemlerinizi halledebiliyorsunuz ve tüm ödemeler sigorta üzerinden hallediliyor. Hastanelerin içi otel konforunda, bekleme lobileri, arabanız için vale servisi, kafeterya, gazete, internet vs bir çok servis elinizin altında. Bu gelişmelerle beraberde daha çok hastaneye gider olduk, belki de yaşımız artık ilerlemeye başladığı için daha çok gider olduk.
İşte yine güzel bir İstanbul sabahında hastane ziyareti , lobide randevu saatini beklerken etrafa bakıyorum. Yanda 30 yaşlarında hamile – herhalde 6 aylık olsa gerek – bir kadın ve yanında  kendisine oldukça benzeyen annesi. Kadının kocası herhalde işinden izin alamadığı için kayınvaldesi refakat ediyor diye düşünüyorum. Büyük ihtimalle ilk çocukları olacak ve oldukça heyecanlılar. Rutin ultrasonda bebeği görmek için heyecan içinde bekliyorlar, bir taraftan da doktorun “her şey yolunda, problem yok” demesiyle rahatlamayı ve bebeğin babasına haber vermeyi bekliyorlar.
Öte yanda 8-9 yaşlarında haşarı bir oğlan çocuğu, sağ kolu alçıda, buna rağmen hiç yerinde durmuyor, sürekli hareket halinde sağdan sola koşturup duruyor. Kolunuda zaten ya haşarılıkla yaramazlık yaparken ya da bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile top peşinde koşarken kırmış olmalı. Zavallı ve hüzünlü annesi ise boşuna çağırmaları sonuç vermediği için artık pes etmiş şekilde oturmuş elindeki gazeteye bakıyor, arada sırada başını kaldırıp oğlan nerede umarım diğer insanları rahatsız etmiyordur diyerek iç geçiriyor ve bu çocuk acaba ne zaman durulacak diye kendi kendine soruyor.
Biraz ileride 20’li yaşlarında genç bir kız, kolunda kelebek tabir edilen serum, ilaç gibi sıvıları damar yolundan vücuda zerk etmeye yarayan küçük aparat ile oturmuş sırasını bekliyor ve elindeki Iphone ile oynuyor. Yüzünde çok fazla endişe yok gibi. Acaba kelebek neden kolunda? Her halde sürekli bir tedavisi olsa gerek diye içimden geçiriyor ve umarım iyileşir diyorum.
Karşıda oturan 30’lu yaşlarının ortasında olan oldukça kilolu adam yanında bol miktarda tahlil sonucu ile sırasını bekliyor. Yüzündeki mutsuzluğu ve endişeyi buradan fark etmek mümkün. Yanında eşi veya sevgilisi spor kıyafetli bir genç kadın başını adamın omzuna dayamış adamin elini tutmuş sıkıyor. Destek olmaya çalışıyor. Acaba aşırı kilolarının getirdiği problemler ile mi boğuşuyor yoksa daha ciddi sıkıntıları mı var diye aklımdan geçiyorum.
Onların yanında ise takım elbiseli, güzel giyimli, elinde Ipad’i ile oynayan genç bir adam hiçte hastaya benzemiyor. Birazdan çalan telefonu ile konuşmaya başlayınca onun hasta değil ilaç tanıtım yetkilisi olduğunu ve doktorlar ile görüşmeye geldiğini anlıyorum. Telefonda bazı doktor isimlerini ve bazı ilaç adlarını sayıp duruyor. Yanındaki evrak çantası oldukça şiş duruyor herhalde içinde birçok broşür olsa gerek.
Bir de tabi etraf da doktorlar, hemşireler, doktorların asistanları, kat görevlileri, laborantlar, temizlik görevlileri, halkla ilişkiler sorumluları ve güvenlik personelleri var. Bazı doktorlar son derece şık takımları ve kravatları ile gezerken bazıları gayet spor şekilde kot pantolon spor ayakkabılar ile dolaşıyorlar. Bazıları ameliyat kıyafetleri altında Crocs veya Sabo’ları kafalarında rengarenk ameliyat boneleri ile gayet havalı şekilde dolaşıyorlar ve birbirleri ile, hastaları ile şakalaşıyorlar. Şu renkli ameliyat boneleri nerede satılır diye kendi kendime soruyorum. Doktorlara yakışıyor gerçekten.
Hepsi neşeli bir şekilde oradan oraya gidip duruyorlar. Buda bence doktorluğun diğer bir özel tarafı. Etrafta o kadar hasta insan varken hem işlerini en iyi şekilde yapıyorlar hem de o olumsuz havadan hiç etkilenmeden etrafa moral ve neşe saçıyorlar. Çok özel bir meslek olduğunu bir kez daha anlıyorum. Bir insanı sağlığına kavuşturmanın hazzını tahmin etmek bizler için çok zor. Doktorluk kutsal bir meslektir sözünü bir kez daha anlıyorum.
Bir de tabi hemşireler var, o bembeyaz kıyafetleri, beyaz çorap ve beyaz terlikleri ile koşturup duruyorlar. Acaba hemşirelerde bazen renkli giyinseler daha hoş olmaz mı diye içimden geçiriyorum. Bana göre hemşirelerin hastalara moral vermesi çok önemli, özellikle kan alırken hastalar ile şakalaşan konuşan hemşirelere bayılıyorum. Kan vermekten hoşlanmayanlar ve özellikle çocuklar için hemşirelerin ilgilenmesi çok faydalı oluyor diye düşünüyorum.
Artık hemen hepimizin daha çok vakit geçirdiği ama aslında hiç de gitmek istemediğimiz yerler olan hastanelerden size bir kesit sunmaya çalıştım. Yazımı herkese sağlıklı günler dileyerek bitirmeden önce Dr.Mehmet Öz’ün sağlıklı, kaliteli ve uzun bir yaşam için 5 önerisini burada sizlerle paylaşmak istiyorum:
1)     Tansiyonunuzu kontrol altında tutun
2)     Sigarayı bırakın
3)     Her gün 30 dakika egzersiz yapın
4)     Sağlıklı gıdalar ile beslenin
5)     Stresi kontrol altında tutun

Hepinize sağlıklı, mutlu, huzurlu ve başarılı günler, güzel bir hafta sonu dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder