SİNTRA VE CASCAİS
Portekiz ve Lizbon’a
yaptığım bir haftalık seyahat sonrası gördüklerimi paylaşmaya devam ediyorum.
Bu yazıda sizlere Lizbon’dan çok da uzakta olmayan iki yeri tanıtmaya çalışacak
ve gördüklerimi sizlere aktarmaya çalışacağım.
İlk bahsedeceğim yer Sintra.
Sintra Lizbon büyük şehir (Metropolitan) belediye sınırları içinde kalan ,
Lizbon merkezden araba veya otobüs ile yaklaşık 1 saatlik bir seyahat sonucu
ulaşılan, ayrıca Lizbon merkezden tren ile de kolaylıkla ulaşılabilen,
19.yüzyıl romantizm dönemi mimarisi ve olağanüstü bahçeleriyle Lizbon’a gelen
turistlerin hemen hemen hepsinin ziyaret ettiği bir yer. Sintra Portekiz’in
krallık dönemlerinde Kraliyet ailesinin yazları geçirdikleri yerlerin başında
geliyordu. 10.yüzyıldan kalma eserlerin yanında 15. ila 19. Yüzyıl arası inşa
edilmiş olan kraliyet sarayları, şatolar, kiliseler, büyük bahçeli evler ile
Sintra 1995’de Unesco dünya mirası listesine girmiştir.
Rivayete göre Kristof Kolomb
büyük keşif seyahatine çıktığında ters bir rüzgar ile gemisinin kontrolünü
kaybetmiş, Sintra kayalıklarını zamanında fark ederek gemisinin kayalıklara
çarpmasını engellemiş ve Lizbon limanına doğru yelken açarak kurtulmuştur.
Sintra’daki Penaferrim
Kilisesi 10.yüzyıldan kalmadır. Manastır ise 14.yüzyılda inşa edilmiştir.
Sintra’nın en önemli eserlerinden olan Pena Kraliyet Sarayı 18.yüzyılda inşa
edilmiştir. Sintra’nın en yüksek tepesine inşa edilen bu saray uzun yıllar
Kraliyet ailesine ev sahipliği yapmıştır. Bu saraydan açık havalarda Lizbon
gözükebilmektedir.
Pena sarayı yanında bence
çok etkileyici olan bir diğer sarayda Quinta de Regaleira sarayıdır. Romantizm
dönemi mimarisini gösteren ve içinde küçük bir şapel olan bu eser harikulade
güzel bir bahçenin içinde bulunmaktadır. Bahçede süs havuzları, çok çeşitli
bitki ve ağaçlar, küçük göller bulunmaktadır. Bu eserde Unesco dünya mirası
listesindedir. Öncesinde Regaleira ailesine ait olan bu eseri sonrasında Carvalho
Monteiro tarafından satın alınmış ve Palace of Monteiro olarakda anılmaya
başlanmıştır. Monteiro araziyi İtalyan mimar Manini ile yeniden tasarlamış
araziye ve bahçeye enigmatik binalar yaptırmış ve bu binaların içlerini simya,
mason, tapınak şövalyeleri , rozkruvalar ve denizcilik sembolleri ile
süslemiştir. Arazi içinde küçük de bir şapel bulunmakta, şapelin altındaki
tünelden bahçeye de çıkılabilmektedir. Şapelde yine tapınak şövalyelerinin
haçını ve her şeyi gören göz sembolünü görmek mümkündür.
Keyifli bir gün geçirmek
için gidilmesini mutlaka önerdiğim Sintra’da öğlen Portekiz mutfağının
spesyallerini şarap eşliğinde tadabilir, küçük sokak kahvelerinde soluklanıp kahve, soğuk
içeçekler alıp yorgunluğunuzu atabilir, dar sokaklardaki hediyelik eşya
dükkanlarından Sintra hatıraları, meşe mantarından yapılmış çanta, cüzdan, şapka
ve benzeri aksesuarları satın alabilir kısaca güzel bir gün geçirebilirsiniz.
Size bahsetmek istediğim
ikinci yer ise Cascais. Burasıda Lizbon metropolitan belediyesine bağlı bir
ilçe olup Lizbon merkeze yaklaşık 30 kmdir. Araba veya Otobüs ile otoban üzerinden
veya daha güzeli, ve benim yaptığım gibi Lizbon’dan sahil yolu üzerinden
gidilebilir. Sahil yolundan gitmek yolu uzatmakla beraber kıyı şeridini,
restaurantları, plajları, otelleri görmek için iyi bir fırsat olduğunu
düşünüyorum. Ayrıca Cascais’a tren seferleri de yapıldığından tren ile de
gelmek mümkündür.
Geçmişte sadece balıkçılık
yapılan ve Lizbonu’un balık ihtiyacının çoğunu karşılayan bu bölge, Kraliyet
ailesinin 18.yüzyıl sonlarında yazları buraya gelip denizden faydalanmaları
sonucunda basit balıkçı kasabasından , turistik bir merkeze dönüşüm yolunda ilk
adımları atmıştır. Atlantik kıyısında Estoril diye anılan bölgede olan
Cascais’da günümüzde de balıkçılık yapılmaktadır. Kıyıda balıkçı barınakları ve
kabuklular için denize atılan sepetler, balık ağları görülmektedir. Balıkçılık
dışında ticarette, gemilerin Lizbon öncesi durak noktası olduğu için, Cascais
için özellikle önemli olmuştur.
Günümüzde Cascais hem yerli hem
yabancı turistlere hitap eden otelleri, restaurantları, marinası, gezilecek
yerleri ile bir çekim merkezi haline gelmiştir. Deniz mevsiminide gittiyseniz plajlardan
denize girebilir, restaurantlarda deniz mahsüllerinin tadına varabilir, hatta
bir kaç günlük romantik bir butik otelde konaklayabilirsiniz. Bunun dışında
deniz müzesini ziyaret edebilir, deniz kenarındaki kaleyi gezebilir, kalenin
içine inşa edilmiş butik otelde kahve içebilirsiniz.
Lizbon’a kadar gelip , Lizbon’un sayfiye
bölgesinide görmek isteyenlerin keyifle dolaşabilecekleri Cascais’a , vaktiniz
var ise gitmenizde fayda olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder