15 Temmuz 2013 Pazartesi

PORTEKİZ ve LİZBON (devam II)



SİNTRA VE CASCAİS

Portekiz ve Lizbon’a yaptığım bir haftalık seyahat sonrası gördüklerimi paylaşmaya devam ediyorum. Bu yazıda sizlere Lizbon’dan çok da uzakta olmayan iki yeri tanıtmaya çalışacak ve gördüklerimi sizlere aktarmaya çalışacağım.

İlk bahsedeceğim yer Sintra. Sintra Lizbon büyük şehir (Metropolitan) belediye sınırları içinde kalan , Lizbon merkezden araba veya otobüs ile yaklaşık 1 saatlik bir seyahat sonucu ulaşılan, ayrıca Lizbon merkezden tren ile de kolaylıkla ulaşılabilen, 19.yüzyıl romantizm dönemi mimarisi ve olağanüstü bahçeleriyle Lizbon’a gelen turistlerin hemen hemen hepsinin ziyaret ettiği bir yer. Sintra Portekiz’in krallık dönemlerinde Kraliyet ailesinin yazları geçirdikleri yerlerin başında geliyordu. 10.yüzyıldan kalma eserlerin yanında 15. ila 19. Yüzyıl arası inşa edilmiş olan kraliyet sarayları, şatolar, kiliseler, büyük bahçeli evler ile Sintra 1995’de Unesco dünya mirası listesine girmiştir.
Rivayete göre Kristof Kolomb büyük keşif seyahatine çıktığında ters bir rüzgar ile gemisinin kontrolünü kaybetmiş, Sintra kayalıklarını zamanında fark ederek gemisinin kayalıklara çarpmasını engellemiş ve Lizbon limanına doğru yelken açarak kurtulmuştur.
Sintra’daki Penaferrim Kilisesi 10.yüzyıldan kalmadır. Manastır ise 14.yüzyılda inşa edilmiştir. Sintra’nın en önemli eserlerinden olan Pena Kraliyet Sarayı 18.yüzyılda inşa edilmiştir. Sintra’nın en yüksek tepesine inşa edilen bu saray uzun yıllar Kraliyet ailesine ev sahipliği yapmıştır. Bu saraydan açık havalarda Lizbon gözükebilmektedir.
 
Pena sarayı yanında bence çok etkileyici olan bir diğer sarayda Quinta de Regaleira sarayıdır. Romantizm dönemi mimarisini gösteren ve içinde küçük bir şapel olan bu eser harikulade güzel bir bahçenin içinde bulunmaktadır. Bahçede süs havuzları, çok çeşitli bitki ve ağaçlar, küçük göller bulunmaktadır. Bu eserde Unesco dünya mirası listesindedir. Öncesinde Regaleira ailesine ait olan bu eseri sonrasında Carvalho Monteiro tarafından satın alınmış ve Palace of Monteiro olarakda anılmaya başlanmıştır. Monteiro araziyi İtalyan mimar Manini ile yeniden tasarlamış araziye ve bahçeye enigmatik binalar yaptırmış ve bu binaların içlerini simya, mason, tapınak şövalyeleri , rozkruvalar ve denizcilik sembolleri ile süslemiştir. Arazi içinde küçük de bir şapel bulunmakta, şapelin altındaki tünelden bahçeye de çıkılabilmektedir. Şapelde yine tapınak şövalyelerinin haçını ve her şeyi gören göz sembolünü görmek mümkündür.
 
Keyifli bir gün geçirmek için gidilmesini mutlaka önerdiğim Sintra’da öğlen Portekiz mutfağının spesyallerini şarap eşliğinde tadabilir, küçük sokak kahvelerinde soluklanıp kahve, soğuk içeçekler alıp yorgunluğunuzu atabilir, dar sokaklardaki hediyelik eşya dükkanlarından Sintra hatıraları, meşe mantarından yapılmış çanta, cüzdan, şapka ve benzeri aksesuarları satın alabilir kısaca güzel bir gün geçirebilirsiniz.

Size bahsetmek istediğim ikinci yer ise Cascais. Burasıda Lizbon metropolitan belediyesine bağlı bir ilçe olup Lizbon merkeze yaklaşık 30 kmdir. Araba veya Otobüs ile otoban üzerinden veya daha güzeli, ve benim yaptığım gibi Lizbon’dan sahil yolu üzerinden gidilebilir. Sahil yolundan gitmek yolu uzatmakla beraber kıyı şeridini, restaurantları, plajları, otelleri görmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Cascais’a tren seferleri de yapıldığından tren ile de gelmek mümkündür.

Geçmişte sadece balıkçılık yapılan ve Lizbonu’un balık ihtiyacının çoğunu karşılayan bu bölge, Kraliyet ailesinin 18.yüzyıl sonlarında yazları buraya gelip denizden faydalanmaları sonucunda basit balıkçı kasabasından , turistik bir merkeze dönüşüm yolunda ilk adımları atmıştır. Atlantik kıyısında Estoril diye anılan bölgede olan Cascais’da günümüzde de balıkçılık yapılmaktadır. Kıyıda balıkçı barınakları ve kabuklular için denize atılan sepetler, balık ağları görülmektedir. Balıkçılık dışında ticarette, gemilerin Lizbon öncesi durak noktası olduğu için, Cascais için özellikle önemli olmuştur.
Günümüzde Cascais hem yerli hem yabancı turistlere hitap eden otelleri, restaurantları, marinası, gezilecek yerleri ile bir çekim merkezi haline gelmiştir. Deniz mevsiminide gittiyseniz plajlardan denize girebilir, restaurantlarda deniz mahsüllerinin tadına varabilir, hatta bir kaç günlük romantik bir butik otelde konaklayabilirsiniz. Bunun dışında deniz müzesini ziyaret edebilir, deniz kenarındaki kaleyi gezebilir, kalenin içine inşa edilmiş butik otelde kahve içebilirsiniz.

Lizbon’a kadar gelip , Lizbon’un sayfiye bölgesinide görmek isteyenlerin keyifle dolaşabilecekleri Cascais’a , vaktiniz var ise gitmenizde fayda olduğunu düşünüyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder