7 Temmuz 2013 Pazar

PORTEKİZ ve LİZBON (devam)




GÜLBENKYAN MÜZESİ - LİZBON

Kalust Gülbenkyan ismini daha önce hiç duydunuz mu bilmiyorum , ben bir süre önce gazetede küçük bir tarih haberinde bu isme rastlamıştım. Osmanlı döneminde İstanbulda doğmuş bir Ermeni olduğunu, petrol işinden servet kazanmış bir işadamı olduğu gözüme çarpmıştı. Lizbon’da otellerde müşterilere verilen ve şehrin gezilebilecek park, müze ve benzer görülmeye değer yerlerini gösteren broşürde Gülbenkyan müzesini görünce gidip görmek istedim.

Kalust Sarkis Gülbenkyan, petrol sanayinde başarılı olmuş, petrol sanayisinin gelişmesine katkıda bulunmuş, önemli bir uluslar arası çevre yapmış, uluslar arası alanda tanınmış Ermeni asıllı Osmanlı devleti vatandaşıdır. 1869’da Üsküdar’da doğmuş ve 1955’de Lizbon’da ölmüştür. İlköğretimini, benim gibi Kadıköylü olanların bildiği ve önünden birçok kez geçtiği Aramyan-Uncuyan okulunda ve sonrasında Saint Joseph Fransız lisesinde yapmıştır. Devamında İngiltere’ye giderek petrol ve jeoloji mühendisliği eğitimi almıştır.
Petrolün dünya ekonomi ve siyasetindeki önemini erken kavrayan Gülbenkyan Kafkasya’da petrol yataklarını incelemiş, bunlarla ilgili yabancı dergilerde makaleler yazmış ve devamında dönemin padişahı II.Abdülhamit’in isteğiyle Osmanlı’ya Kafkasyadaki ve Mezopotamyadaki petrol yataklarının değerleri hakkında rapor sunmuştur. Keşke o petrol yatakları şu anda bizim olsaydı diye düşünmeden edemiyor insan.

Günümüz petrol devi Shell’in kuruluşunda da görev alan Gülbenkyan 19.yüzyıl sonlarında Fransa’da Osmanlı elçiliğinde mali müşavir ünvanıyla memurlukda yapmıştır. Bu arada İngiliz vatandaşlığı almasına rağmen Osmanlı kendisinden Osmanlı Bankasında petrol danışmanı olarak faydalanmıştır. 1912’de Irak petrollerini işlemek üzere kurulan Turkish Petroleum Company firmasına %15 ile hissedar olan Gülbenkyan , Osmanlı’nın 1.dünya savaşını kaybedip parçalanmasını müteakip kurulan yeni Iraq Petreleum Company’de %5 hisse sahibi olmuştur. İşte bu hissesinden dolayı sonrasında Mr.Five Percent – Bay Yüzde Beş olarak da anınmaya başlanmıştır.

1930’lardan itibaren hayatının sonuna dek sanat koleksiyonculuğu konusuna odaklanmış, petrol hisselerinden gelen muazzam servet ile dünyanın dört bir yanından sanat eserleri toplamıştır. Topladıklarını önce Paris’de , sonra Londra’da , en sonunda ise 1942’de yerleştiği ve ölene kadar yaşadığı Lizbon’da tek bir çatı altında toplamıştır. Bunun için Kalust Gülbenkyan vakfını kurmuş ve servetini vakıfa bağışlamıştır. Müze hayali ise kendisinin ölümünden sonra Lizbon belediyesinin Gülbenkyan vakfına Lizbonda büyük bir araziyi vermesi ve yıllar boyunca dünyanın çeşitli ülkelerinden toplanan eserlerin bir araya getirilmesi ile gerçekleşmiştir.

Müze Lizbon’da Avenida de Berna yani de Berna bulvarında büyük bir arazi içerisinde yataya yayılmış büyük binalar ve bahçeler şeklinde bulunmaktadır. Metro veya taksi ile kolaylıkla ulaşılabilen bir yerdedir. Müzenin yanında bina kompleksi içinde vakıf ofisleri, sergi alanları, toplantı ve çalıştay odaları, kafeterya , hediyelik eşya dükkanları da bulunmaktadır. Sadece müze girişi 4 EUR olup , müze yanında sergi salonlarınıda gezmek isteyenler için giriş 8 EUR’dur. Müzede yaklaşık 6.000 parça eser bulunmakta ve bu eserler dönemlerine veya imal edikleri ülke ve bölgelerine göre farklı odalarda sergilenmektedirler. Örneğin Mısır dönemi eserleri, Yunan-Roma dönemi eserleri , Mezopotamya eserleri, Doğu İslam eserleri, Ermeni eserleri, Uzak Doğu eserleri, Gümüş eserleri gibi müze bölümleri vardır. Avrupa eserleri için de özel odalar ayrılmış ve Avrupa ressamları , Avrupa heykel ve büstleri, Avrupa mobilyaları gibi özel bölümler oluşturulmuştur. Bazı ressamlara özel odalarda ise sadece o ressamları eserlerini görmek mümkündür.

Müzeden sonra gittiğim sergi alanında ise Afrika konulu bir fotoğraf sergisini görme şansım oldu. Kara kıta Afrikadaki bir çok ülkedeki fakirliğin, geri kalmışlığın, üzüntünün, nefretin, öfkenin, ezilmişliğin, değersizliğin çok açık gözüktüğü insanın içini acıtan vurucu, çarpıcı fotoğrafları görme şansım oldu.

Yaklaşık 3 saat geçirdiğim Gülbenkyan müzesinden mutlu bir şekilde ayrılırken, keşke bu eserler Kalust Gülbenkyan’ın doğduğu ve büyüdüğü İstanbul’da bulunsa ve İstanbul’da sergilense diye içimden geçirdim. Eminim Türkiye’den gelip müzeyi gezenlerin hemen hepsi benzer duygular ile müzeden ayrılmışlardır.

Lizbon’a yolu düşenlere şiddetle tavsiye edeceğim bu müze ve kurucusu Kalust Gülbenkyan hakkındaki bu kısa yazımında böylece sonuna gelmiş bulunuyorum.

Hepinize iyi bir hafta diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder